20 Ocak 2009 Salı

seda burak olmak lazım

birileri bir yerde bir yere koşarak giderken ve bu koşuşu tamamen başkalarından bağımsız bir şekilde yaparken, birilerinin bu koşuşu izlemesi hatta bundan para kazanmaya çalışması ne kadar enteresan bir durum.

bu koşudan kastım bir maraton ya da 100 metre değil tabii ki. ne biliyim bir tuvalete gidiş ya da bir filme yetişme telaşı. bu kadar insani bir durumun bile merak edilebilir olması hastalıklı değil midir diye çok ciddi düşünmeye başlıyorum kimi zaman. yani ne kadar boş zamanlar var ki bir televizyon figürünün her hareketini görmek için deliriyor hatta bu delirme durumu bambaşka bir sektör yaratıyor.

bakışta hiç bir ünlünün memnun olmadığı bu sektörün makinalarına verilen kafası eğik pozlar ne diye sorduğumuz zaman ise bir cevap yok. bir nevi alan ve satanın memnun olması durumu.

kimse karar veremiyor.

her dakika izlenmek mi işlerine geliyor yoksa seneler sonra yapılan bir filmde çalan bir şarkı ile hatırlanmak mı?

nil burak mı olmak isteniyor, seda sayan mı?

peki bundan bana giren çıkan ne derseniz;

ona da cevabım yok açıkçası.

Hiç yorum yok: