10 Şubat 2009 Salı

3 oda bi salon leb -i derya yalnızlık. sahibinden satılık.


yalnızlık ilk başta o kadar kötü bişeymiş gibi gelmiyordu bana. hatta bunu bir arzu nesnesi olarak bile kullanabiliyordum kimi zamanlar. etrafımda o kadar çok insan vardı ki bir anda ıssız adam olmayı isteyebiliyordum. hatta bunu dost meclislerinde - dost meclisinden kastım lisede öğle tatilinde takıldığımız pideci - kimi zaman dile getiriyordum.neyse lise bitti, pideler artık yenmez oldu. herkes kendi hayatına doğru daha bir bodoslama gitmeye başladı. her daim istenen gibi görünen ama aslında içten içe bir şımarma miti olan ıssız adamlık durumu da geldi tam ümüğümünden yakaladı. o zaman da kimi zaman içkiye verildi saatler, kimi zamanda bir sevgiliye. ama hayat çift taraflı oynadı oyununu bu seferde. tanju babanın dediği gibi en iyi dost olan içki - sigara para olmayınca terk etti hemen. sonra da elin kızı gitti başka diyarlara.zamanında yani daha yaş 18 değilken bir cool olma emaresi gibi gözüken ama aslında dipsiz kuyunun dibi olan yalnızlık, yaş 27 olunca hayatımın gerçeği oldu bir anda. dipsiz kuyunun dibinde şahane manzarasız, leb -i karanlık, 3 oda bir salon bir yalnızlığım oldu. hayattaki tek dikili ağacım ölü doğdu kısacası.şimdi o dikili ağacın dibindeyim, onu dik tutmaya çalışarak. çünkü ben ona el vermezsem duramayacak ayakta. e onun devrilmesi demek benim altında kalmam demek. enteresan bir denklem var yani.kafamı yukarı kaldırdığımda gördüğüm tek şey ölü ağacımın bana verdiği manasız gölge. zaten karanlıktayım ne gölgesi desem de farketmiyor. ölü ağacım bana dayanarak bana gölge olmaya devam ediyor. ya onun yarattığı manasız gölgeye biri daha gelecek, onun ışığıyla o ağaç canlanacak, gölgesi işe yarar olcak ya da en sonunda sıkılıp çekeceğim dayadığım omzu bu ağacın gövdesinden.şimdilik bekle diyor bana hayat. her zamanki yalanlarından birini söylüyor belki ama yine de inanıyorum kendisine. zaten işin en pis tarafı bu.başka birini bu kadar yalan sonucu öldürsen cinayet denir buna. yatarsın dört duvarın arasında. belki çıkarsın, belki çıkmazsın. ama hayatı öldürdüğünde buna cinayet değil intihar diyorlar. kendi kalemini kıran hakim oluyorsun o anda. çıkışın da kendi inancının derinliğine kalıyor. sen hayatı öldürdüğünü sanıyorsun ama hayat sen gidince de devam ediyor.dedim ya ağacımın manasız gölgesindeyim şu anda. leb - i karanlık, 3 oda bir salon bir yalnızlığın sahibiyim. varsa benden almaya niyetli olana bedava vereceğim hepsini.ışığa çıktığımda da aynı lisedeki gibi cıvıl cıvıl bir halde pide yemeye gideceğim.

Hiç yorum yok: