10 Şubat 2009 Salı

şimdi reklamlar


çok fazla reklam seyretmemek lazımmış demek ki;bozuyormuş delikanlı adamı reklam. hiçbir halta inanmayan bir adamı bile bazı rüyalara, bazı olmazlara inandırabiliyormuş. masal dinleme zamanı çoktan geçmiş, 27 yaşından aldığı günleri uç uca eklesen 3. köprü olacak bir adamı bile masal kahramanı yapabiliyormuş. hakikaten tehlikeliymiş, fazla kaptırmamak gerekliymiş.

hakikaten bir erkeğin en zayıf olduğu anmış en güçlü göründüğü zamanlar. başkalarına - başkalarından kastım elalem değil bildiğin aile, arkadaş, sevgili - güçlü görünmek için harcanan enerjiymiş bitiren bir adamı. belki bu kudret başka bir şey için harcansa çok daha yararlı olabilirmiş. mesela bu güç gösterisi atlas misali yapılsaymış dünya sırtta taşınırmış, musa misali yapılsaymış denizler yarılırmış. ama dedim ya serde delikanlılık olunca denizler de yerinde kalırmış, dünya da... önemli olan sevgilinin bir gülüşü, ailenin bir sırt sıvazlaması olurmuş.ama hayat öyle kaypakmış ki. bu kadar kendini kasan, hayatını başkaları için yaşayan birini bile bir anda ortada bırakırmış. yapayalnız, çırılçıplak. işte o vakit dünyayı yerinden oynatacağını düşünen adam parmağını bile oynatamaz olurmuş. bunun bundan önce kaç kere olduğunu unutmak isteyen adam daha da bitermiş. her seferinde aynı yalana kanmanın nasıl büyük bir salaklık olduğunu yüzbininci kez anlarmış, yüzbin birinci kez unutmak için.

hayat o kadar kaypakmış ve reklamlar o kadar gerçekçiymiş ki;zamanı geldiğinde evine alacağı köpeğin bizzat kendisi olduğunu anlayan erkek bilirmiş bunu en çok.

Hiç yorum yok: